Jack London


Bugün bloğumuzda bir ilk yaşanacak. Siz değerli okuruma nasıl yararlı olurum diye çok düşündüm. Karalar bağladım resmen ve sonunda buldum.  

Size bir yazar tanıtımı yapmaya karar verdim. Yazar tanıtımda ele alacağım ilk isim Jack London. Bu yazıda şu yıl doğmuş, şu kadar yaşamış, şurada, şu yıl da ölmüş diye vikipedi gibi açıklayıp tanıtım yapmayacağım. Jack London ve kitaplarından öğrendiklerimi sizlere aktaracağım.


Jack London, Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. Yazdığı hikayeleri ve romanları Amerikan edebiyatından çıkardığımızda, Amerikan edebiyatı bir boşluğa sürüklenir. Çünkü Jack London demek Amerikan edebiyatı demektir. Peki bu Jack London kim? Cevabı uzaklarda aramanıza gerek yok!  O aramızdan biri, Sokakta gördüğümüz kavga eden bir serseri, Kütüphanede gördüğümüz bir kitapsever, Yoksullukla büyümüş  bir çocuk, 20 yaşına kadar hiçbir işte dikiş tutturamamış bir yetişkin, Diline hakim olamayan konuşması bile tuhaf bir cahil, Ya da aşkı uğruna yazar olmaya kalkan bir avanak. Evet o benim, o sensin. O içimizden biri.





Okuduğum kitaplarından yola çıkarsam 15-16 yaşlarından beri serseri kişilikli özgürlüğüne düşkün bir delikanlıdır Jack.

Jack London sever biri olarak kitaplarında 3 temel konu gözüme çarptı. Birazdan sayacağım 3 temel özellikten biri bulunmuyorsa, yanlış kitap okuyorsunuz demektir.




1-Doğu Yakası

Doğu yakasını illa ki her kitabında bir yerlere sokup sokuşturur. Doğu yakasının sefilliklerini, varoş mahallerindeki var olma çabalarını, serseri ve it kopup tayfasını anlatır. Sanırım yanlış hatırlamıyorsam yaşadığı büyüdüğü yer olan Oakland tarafı, kitaplarında ki doğu yakasını temsil eder.

Neyse 2'ye geçelim.

2-Deniz ve Gemicilik

Yine kitaplarında, ona sıkça rastlayacağımız yer, bir gemidir. Yazar karadan çok; uçsuz bucaksız sadece gökyüzü ve mavi denizin olduğu mekanları sever. Okuduğum kitaplardan anladığım kadarıyla denizde bulduğu sevgiyi, huzuru hiçbir yerde bulamamış hayatının en sevdiği zamanlarını tayfalık yaptığı dönemde geçirmiştir.

3. ve sonuncusu

3-Köpek

Tam bir köpek tutkunu yazar, özellikle Sibirya kurtlarını diğer köpek cinslerinin aksine daha çok sevmektedir. Jack London'ın kitaplarını okuyorsanız illa ki bir kurt bir köpek objesine rastlarsınız. London abimiz köpeklere her şeyden daha çok saygı duyar.


Aslında bakınca ne kadar basit ve sıradan 3 temel unsur… ayrıca Amerikan Edebiyatı oluşumu da bu kadar basit ögelerden oluşur. Eğer bir Jack London okuyorsanız ve bu 3 ana ögeden birini bile bulamamışsanız, daha öncede dediğim gibi siz yanlış kitap okuyorsunuz demektir.

Umarım ilk yazar incelemem, yararlı ve tatmin edici olmuştur. Yazımı London'ın şu sözünü ile bitirmek istiyorum.

“Köpeğe verilen kemik hayır işlemek değildir. Hayır, sen de köpek kadar açken köpekle paylaştığın kemiktir.”

Bu sözü ciddiye alan bir arkadaşım aç olduğu bir vakit döner ekmeğini bir köpekle paylaşmıştır. Sonra kendisi aç kalmıştır. Gerçi orada ki köpek, benzetme olarak kullanılmıştı ama olsun, buda böyle bir anı…

Başka bir Kitap-Yazar tanıtımında görüşmek üzere esen kalın
Photobucket



5 comments

  1. Merhaba, bende bir Jack London hayranıyım. Yazını çok beğendim. Franz Kafka'yı da okumanı tavsiye ederim. Gerçi üslupları biraz farklı :)

    YanıtlaSil
  2. Blogtaki en güzel yoruma cevap vermemek Blogger'ın kabahati olsa gerek,Kitaptan anlayan bir üstad yorum yapmış,önemsenmemiş bile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilenci Bey'in beni eleştirmek için blog açma keyfisi olsa gerek :)

      Sil
  3. Jack London denince aklıma ilk gelen kitap, Martin Eden oluyor. Özellikle yazı yazma tutkunları için ilgi çekici bir kitap..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, Martin Eden romanının yeri apayrı.
      Sevgiler..

      Sil

Fikirlerinizi önemsiyorum,
Lütfen benimle düşüncelerinizi paylaşın :)